Makale
Arz, Barzani’nin ayağının altından da kayar
Postmodernite diye anılan algılama biçimini kimi zaman dudak bükerek anıyoruz. Hiçbir sabiteye pabuç bırakmayan bir anlayış kolay kolay kabul edilebilir bir olgu olarak görünmüyor gözümüze. Herşeyin herşeyle gittiği varsayımı ön kabullerimize uygun düşmüyor görüntüsünde... Hele de katı modernitenin öngörülerinden geçmiş kafa yapısını bırakmak istemeyenler için postmodern algılama biçimi saçmanın ta kendisi olarak tecelli edebiliyor.
Sartre, 1940'lı yıllarda “arz ayağımızın altından kayıyor” derken belki de modernitenin sabitesini yitirmiÅŸ bir yeni dünyanın ayak seslerini haber veriyordu.
Zygmunt Bauman: “Bir süre önce adına (yanlış bir ÅŸekilde) postmodernizm denilen ve benim daha yerinde bir ifadeyle ‘akışkan modernite’ demeyi tercih ettiÄŸim olgu, deÄŸiÅŸmeyen tek ÅŸeyin deÄŸiÅŸim, kesin olan tek ÅŸeyin ise belirsizlik olduÄŸunun gittikçe kesinleÅŸen kanıtıdır.” derken acaba aynı fikri vurgulamıyor muydu?
Bir de Marshall Berman’ın Marks’tan mülhem olarak söylediÄŸi, “Katı Olan HerÅŸey Buharlaşıyor” telakkisine deÄŸinebiliriz. O da şöyle vurguluyordu bu telakki tarzını: “Modern olmak, kiÅŸisel ve toplumsal yaÅŸamı bir girdap deneyimi gibi yaÅŸamak; insanın kendisini ve dünyasını sürekli bir çözülüş, yenilenme, sıkıntı, kaygı, belirsizlik ve çeliÅŸki içinde bulması demektir. / Kısaca, modern hayatın temel özelliÄŸi olan katı olan herÅŸeyin ergiyip havaya karıştığı bir kozmosun parçası olmaktır modern olmak. / Modern olmak, paradoks ve çeliÅŸkilerle dolu bir hayat sürdürmek demektir. ÇaÄŸdaÅŸlık... dünyayı deÄŸiÅŸtirmek ve bizim kılmak için savaÅŸmaktan bir an olsun caymamak demektir.”
Böyle bir zeminde diplomasinin de bir sabitesinin kalmadığını söylemek zor olmasa gerek.
Arz hepimizin ayağının altından kayıyor, kayıyorsa... Berman veya Marks katı olan herşeyin buharlaştığını söylerken, ahlakın ve ahlakî değerlerin de, dahası tüm kutsalların da buharlaştığını dile getirmek istiyordu.
Bunca sözü aslında modernizmden veya postmodernizmden bahsetmek için söylemedim.
Birilerinin ayağının altından kayan arz aynı zamanda Barzani’nin ayağının altından da kaymıyor muydu?
ErdoÄŸan, haklı nedenlerle ona sitem ediyor. Barzani’nin ayağının altından kayan, kaydırılan zeminin illetini aradığımızda karşımıza acaba hangi gücün/faktörün çıkacağını merak etmeye deÄŸmez mi?
Diyelim Barzani kuklaysa, kuklacıyı hedef almak gerekmez mi?
Burada, kuklayla uğraşmak fitneyi körüklemek olacakken; kuklacıyla hesaplaşmaya çıkmak çözüm zemininde yer almayı tazammun eder...
Yer yerinden oynasa da, müstakar kalan bir sabite var bulunacaktır: Hedef onu keşfetmek olmalıdır...
kaynak: Yeni Åžafak
Henüz yorum yapılmamış.